28 Mart 2013 Perşembe

İHOP'tan İHAM Kararlarının Uygulanmasının İzlenmesi Projesi ve Raporlar

İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) tarafından, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM) tarafından verilen kararların iç hukuka nasıl yansıdığını, iç hukukta neleri değiştirdiğini ve nasıl uygulandığını araştırmak amacıyla 7 Şubat 2012 tarihinde başlatılan projenin ilk sonuçları bugün 14.30 - 17.00 saatleri arasında Ankara'da Gordion Otel'de kamuoyuyla paylaşılacak. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi önünde, Türkiye'ye karşı verilmiş ve uygulanmayı bekleyen 1854 dava olduğu düşünüldüğünde çalışmanın önemi daha iyi anlaşılacaktır.


Proje kapsamında hazırlanan raporlar ise -şimdilik- şunlar:

1) Alevi Hasan Zengin'in, kızı Eylem Zengin'in zorunlu din dersinden muaf tutulması için yaptığı başvuru ve açtığı davaların reddedilmesi üzerine İHAM, 2007 tarihli Hasan ve Eylem Zengin v. Türkiye kararında, Türkiye'nin İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nin (İHAS) 1 numaralı Protokolü'nün 2. maddesinde düzenlenen eğitim hakkını ihlal ettiğine karar vermişti. Rapor, Bakanlar Komitesi önünde bekleyen karara karşı hükümetin son altı sene içerisinde yaptıklarını ve yapması gerekenleri yargı kararlarıyla birlikte değerlendiriyor. Raporu buradan okuyabilirsiniz. 

2) Evlendikten sonra eşinin soyadını kullanmak zorunda olduğu için dava açan, 1997 yılında Medeni Kanun'da kendi soyadını eşinin soyadından önce kullanabileceğine yönelik yasa değişikliğine rağmen evlilik öncesi soyadını tek başına kullanabilme talebini yineleyen Ayten Ünal Tekeli, taleplerinin reddi üzerine İHAS'ın özel hayatı koruyan 8. maddesinin ve ayrımcılık yasağını düzenleyen 14. maddesinin ihlal edildiği iddiasıyla İHAM'a başvurmuş, İHAM da Türkiye'nin Sözleşme'yi ihlal ettiğine karar vermiştir. 2004 tarihli Ünal Tekeli v. Türkiye kararının -özellikle ataerkil bir dille yazılmış Anayasa Mahkemesi kararlarıyla- Türkiye iç hukukuna yansımalarının önerilerle birlikte yer aldığı rapora buradan ulaşmak mümkün.

3) İran Halkın Mücahitleri Örgütü üyesi iki kişinin Kuzey Irak'a gönderilmesinden sonra Türkiye'ye yasadışı yollardan giriş yapmaya çalışırken gözaltına alınmalarını ve bu sırada işkence gördükleri iddiasının etkin şekilde araştırılmadığı, adli yardım taleplerinin dikkate alınmadığı iddialarını konu alan Abdolkhani ve Karimnia v. Türkiye davası, mülteci haklarına ilişkin çok önemli noktalar içeriyor. Çok sayıda benzer davanın da detaylı şekilde anlatıldığı rapor şu adreste.

4) Sahibi olduğu Maya dergisinde TKP-ML'nin bir açıklamasına yer verdiği gerekçesiyle Terörle Mücadele Kanunu'nun "basın yoluyla devletin bölünmez bütünlüğüne karşı propaganda yapmak" ve "yasadışı silahlı bir örgüt tarafından yapılan açıklamayı yayımlamak" suçlarından yargılanan Aylin Gözel, bu suçlardan beraat etmiş fakat para cezası ödemesine ve Maya dergisine bir hafta süreyle yayın yasağı getirilmesine karar verilmiştir. 
Yeni Dünya İçin Çağrı gazetesi editörü Aziz Özer de gazetede TKP-ML üyesi kişilerin açıklamalarına yer verdiği için, yine Terörle Mücadele Kanunu'nda yer alan "yasadışı silahlı bir örgüt tarafından yapılan açıklamayı yayımlamak" suçundan yargılanmış, kendisine para cezası verilmiş, gazetenin ise on beş gün süre ile kapatılmasına karar verilmiştir. 
İHAS'ın ifade özgürlüğünü düzenleyen 10. maddesinin ihlali iddiasıyla yapılan başvuruda İHAM, Gözel ve Özer v. Türkiye davasında 10. maddenin ihlal edildiğini söylemekle birlikte, sadece somut dava için değil, sonraki davalar açısından da sorunun bizzat yasa metninden kaynaklanan sistematik bir sorun olduğunu saptamıştır. 
Hala çok güncel ve yakıcı bir sorunu konu alan karar hakkında yazılan rapora buradan erişebilirsiniz.

27 Mart 2013 Çarşamba

Uluslararası Af Örgütü'nden İfade Özgürlüğü Raporu

Uluslararası Af Örgütü, son dönemde takip ettiği ifade özgürlüğü ihlallerini "Türkiye: İfade Özgürlüğünün Tam Zamanı" isimli çalışma ile raporlaştırdı. Gözlemci sıfatıyla katıldıkları duruşmalar, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi kararları ve 4. Yargı Paketindeki değişiklikler üzerinden hazırlanan raporda hükümete çeşitli önerilerde de bulunuluyor.

40 sayfalık raporun Bianet tarafından hazırlanan özetine buradan ulaşabilirsiniz.

Raporun tamamı: Türkçe ve İngilizce 

Uluslararası Af Örgütü'nün sosyal medya üzerinden #buyasaylaolmaz hashtagi ile tanıttığı rapor için bir de internet sayfası hazırlandı. http://www.buyasaylaolmaz.org/ adresindeki formu doldurarak ifade özgürlüğü için harekete geçebilirsiniz.

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden "4. Yargı Paketi Tasarısını Güçlendirin" Çağrısı


İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) 4. Yargı Paketi olarak bilinen tasarının güçlendirilmesinin, insan haklarını önemli ölçüde iyileştireceğini ve yürütülen barış sürecinin desteklenmesine katkıda bulunacağını söyledi.

Açıklamanın türkçesini buradan okuyabilirsiniz.

25 Mart 2013 Pazartesi

SİNEMADA İNSAN HAKLARI



Bu yıl 32'incisi yapılacak olan İstanbul Film Festivali kapsamında insan hakları dalında ödül verilecek. Avrupa Konseyi Sinema Ödülü FACE (Film Award of the Council of Europe) "Sinema'da İnsan Hakları" bölümündeki filmlerden birine verilecek. Eurimages Fonu'nun desteğiyle 10.000 Euro değerindeki ödülün sahibi festival kapsamındaki 10 filmden biri olacak. Söz konusu filmler ise şunlar;

- F Tipi Film (Yönetmenler: Ezel Akay, Barış Pirhasan, S. Süreyya Önder, Aydın Bulut, Hüseyin Karabey, Reis Çelik, İnan Altın, Vedat Özdemir ve M. İlker Altınay)
- Küf (Yönetmen: Ali Aydın)
- İnşallah (Yönetmen: Anais Barbeau-Lavalett)
- Dünya Bizim Değil (Yönetmen: Mahdi Fleifel
- Sabır Taşı ( Yönetmen: Atiq Rahimi )
- Kesişen Hayatlar (Yönetmen: Srdan Golubovic)
- Bir Hurdacının Hayatı (Yönetmen: Danis Tanovic)
- Roket  (Yönetmen: Kim Mordaun)
- Bir Gece (Yönetmen: Lucy Mulloy)
- Jisul ( Yönetmen: Muel O)
İyi seyirler. 

Zimbabve'de Anayasa Değişikliği Halkoyuyla Kabul Edildi


Zimbabve'de gerçekleşen köklü anayasa değişikliği % 95'ten fazla oranla kabul edildi. Açıklanan resmi sonuçlara göre 3.079.966 kişi'nin evet oyu verdiği halkoylamasında 179.000 hayır oyu ve 56.627 geçersiz oy kullanıldı. 

Halen iktidarda olan partiler, 2008 yılında anayasa değişikliği yapma koşuluyla koalisyon kurmuşlardı. Kabul edilen anayasa değişikliği;
- Cumhurbaşkanı'nın en fazla iki defa olmak üzere 5 yıl için halk tarafından seçilmesi (gmevcut cumhurbaşkanına uygulanmayacak)
- Kararname çıkartılması için hükümetin çoğunluğunun desteğinin alınması, 
- Olağanüstü hal ilanı, parlamentonun feshi gibi yetkilerin kullanılması için parlamentonun üçte ikisinin desteği
- Eşcinsel evliliğin yasaklanması
- Kamu borçlanmasının sınırlanması
- Seçim bölgelerinin yeniden düzenlenmesi hükümlerini içeriyor.  



18 Mart 2013 Pazartesi

Anayasa Mahkemesi'ne Yeni Üye Atandı


Geçtiğimiz ay, 1995'ten bu yanda Anayasa Mahkemesi üyeliği görevini yerine getiren Fulya Kantarcıoğlu'nun emekli olmasından sonra boşalan üyeliğe Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Emin Kuz atandı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün atama kararı 9 Mart 2013 tarihli Resmi Gazete'de yayımlandı. Kuz, C.Bşk Abdullah Gül'ün atadığı dokuzuncu üye.

Söz konusu atamadan sonra Anayasa Mahkemesi'nin üye profili şu şekildedir:


#AdıSeçilme tarihiGöreviSeçildiği kontenjanSeçen CumhurbaşkanıEmekli olma tarihi
1Haşim Kılıç1990BaşkanSayıştayTurgut Özal13 Mart 2015
2Mehmet Erten2002ÜyeYargıtayAhmet Necdet Sezer9 Şubat 2014
3Serdar Özgüldür2004ÜyeAskerî Yüksek İdare MahkemesiAhmet Necdet Sezer22 Aralık 2020
4Serruh Kaleli2005BaşkanvekiliÜst Düzey Yönetici veya Avukat (Avukat)Ahmet Necdet Sezer3 Mayıs 2019
5Osman Alifeyyaz Paksüt2005ÜyeÜst Düzey Yönetici veya Avukat (Eski Helsinki Büyükelçisi)Ahmet Necdet Sezer3 Kasım 2018
6Zehra Ayla Perktaş2007ÜyeDanıştayAhmet Necdet Sezer15 Aralık 2014
7Recep Kömürcü2008ÜyeYargıtayAbdullah Gül3 Nisan 2020
8Engin Yıldırım2010Üye YÖK (Eski Sakarya Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dekanı)Abdullah Gül9 Şubat 2031
9Nuri Necipoğlu2010ÜyeAskerî YargıtayAbdullah Gül22 Şubat 2016
10Alparslan Altan2010BaşkanvekiliÜst Düzey Yönetici veya Avukat (Eski Denizcilik Müsteşarlığı Müsteşar Yardımcısı)Abdullah Gül29 Mart 2033
11Burhan Üstün2010ÜyeYargıtayAbdullah Gül29 Mart 2021
12Hicabi Dursun2010ÜyeSayıştayTBMM6 Ekim 2022
13Celal Mümtaz Akıncı2010ÜyeBaro Başkanı (Eski Afyonkarahisar Barosu Başkanı)TBMM31 Ocak 2022
14Erdal Tercan2011ÜyeYÖK (Eski Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi )Abdullah Gül7 Ocak 2023
15Muammer Topal2012ÜyeDanıştayAbdullah Gül29 Ocak 2024
16Zühtü Arslan2012ÜyeYÖK (Eski Polis Akademisi Başkanı)Abdullah Gül17 Nisan 2024
17Mehmet Emin Kuz2013ÜyeÜst Düzey Yönetici veya Avukat (Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı)Abdullah Gül2024

14 Mart 2013 Perşembe

Sosyal Haklar İçin Ulusalarası Hukukta Bireysel Başvuru Yolu Açıldı



10 Aralık 2008’de BM Genel Meclisi tarafından kabul edilen ve 24 Eylül 2009’da imzaya açılan Ekonomik ve Sosyal Haklar Sözleşmesi’ne ek seçimlik Protokol 5 Mayıs 2013 yürürlük kazanacak. Protokol’ün yürürlük kazanması için  10 devletin Sözleşme’yi onaylaması koşulu öngörülüyordu.

Türkiye’nin henüz imzalamadığı Protokol’e taraf devletler şunlardır:

Arjantin
Bolivya
Bosna Hersek
Ekvador
El Salvador
İspanya
Moğolistan
Portekiz
Slovakya
Uruguay


Başbakanlığa Tanınan Sansür Yetkisi Anayasa'ya Uygun Bulundu


Anayasa Mahkemesi, Başbakanlığa geçici yayın yasağı yetkisi tanıyan RTÜK yasasındaki değişikliği, Anayasa'ya uygun buldu. Çoğunluk kararıyla alınan kararda iki karşı oy yazısı bulunuyor.
Karara şu linkten ulaşılabilmektedir: 
http://tinyurl.com/cx8d64s

12 Mart 2013 Salı


İNSAN HAKLARI VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ BAĞLAMINDA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI TBMM GENEL KURULUNA SUNULDU
MADDE 1- 4/71972 tarihli ve 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 46 ncı maddesinin dördüncü fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir. "Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere arttırılabilir ve miktarın arttırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir."
MADDE 2- 1602 sayılı Kanunun 64 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent ile aynı maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"ı) Kararın, İnsan Haklarım ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme ve buna ek Türkiye'nin taraf olduğu protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması.
Birinci fıkranın (ı) bendi kapsamına giren kararlar hakkında yargılamanın iadesi, Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde istenebilir."
MADDE 3- 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 16 ncı maddesinin dördüncü fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere arttırılabilir ve miktarın arttırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir."
MADDE 4- 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesine sekizinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davamn dört ay içinde sonuçlandırılmaması hâlinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren kanunî faiz işletilir."
MADDE 5- 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş; dördüncü fıkrasında yer alan "onbin" ibaresi "beşbin" olarak değiştirilmiş ve dördüncü fıkrasının son cümlesi yürürlükten kaldırılmıştır.
"Terör örgütlerinin; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösteren veya öven ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik eden bildiri veya açıklamalarını basanlara veya yayınlayanlara bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir."
MADDE 6- 3713 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Terör örgütünün, cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, verilecek ceza yan oranında arttınlır. Aynca, basın ve yayın organlarının suçun işlenmesine iştirak etmemiş olan yayın sorumluları hakkında da bin günden beşbin güne kadar
adli para cezasına hükmolunur. Aşağıdaki fiil ve davranışlar da bu fıkra hükümlerine göre cezalandırılır:
a) Terör örgütünün propagandasına dönüştürülen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde, kimliklerin gizlenmesi amacıyla yüzün tamamen veya kısmen kapatılması.
b) Toplantı ve gösteri yürüyüşü sırasında gerçekleşmese dahi, terör örgütünün üyesi veya destekçisi olduğunu belli edecek şekilde;
1. Örgüte ait amblem, resim veya işaretlerin asılması ya da taşınması,
2. Slogan atılması,
3. Ses cihazları ile yayın yapılması,
4. Terör örgütüne ait amblem, resim veya işaretlerin üzerinde bulunduğu üniformanın
giyilmesi."
MADDE 7- 29/6/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 94 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"(6) Bu suçtan dolayı zamanaşımı işlemez."
MADDE 8- 5237 sayılı Kanunun 215 inci maddesinde yer alan "kimse," ibaresinden sonra gelmek üzere "bu nedenle kamu düzeni açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması hâlinde," ibaresi eklenmiştir.
MADDE 9- 5237 sayılı Kanunun 220 nci maddesinin sekizinci fıkrasında yer alan "veya amacının" ibaresi ", cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde" şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 10- 5237 sayılı Kanunun 318 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(1) Askerlik hizmetini yapanları firara sevk edecek veya askerlik hizmetine katılacak olanları bu hizmeti yapmaktan vazgeçirecek şekilde teşvik ve telkinde bulunanlara altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir."
MADDE 11- 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 105 inci maddesinin birinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.
."Duruşma dışında bu karar verilirken Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık veya müdafıinin görüşü alınmaz."
MADDE 12- 5271 sayılı Kanunun 108 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "bulundurularak" ibaresinden sonra gelmek üzere ", şüpheli veya müdafii dinlenilmek suretiyle" ibaresi eklenmiştir.
MADDE 13- 5271 sayılı Kanunun 141 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki (k) bendi eklenmiştir.
"k) Yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan,"
MADDE 14- 5271 sayılı Kanunun 144 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 15- 5271 sayılı Kanunun 172 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"(3) Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın etkin soruşturma yapılmadan verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmesi üzerine, kararın kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde talep edilmesi halinde yeniden soruşturma açılır."
MADDE 16- 5271 sayılı Kanunun 270 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"(2) 101 ve 105 inci maddeler uyarınca yapılan itiraz üzerine Cumhuriyet savcısından görüş alınması durumunda, bu görüş şüpheli, samk veya müdafiine bildirilir. Şüpheli, sanık veya müdafii üç gün içinde görüşünü bildirebilir."
MADDE 17- 5271 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 2- (1) İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle bir ceza hükmünün verildiğini tespit eden Avrupa İnsan Haklan Mahkemesinin kesinleşmiş kararlanndan, 15/6/2012 tarihi itibarıyla Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi önünde denetlenmekte bulunanlar bakımından Ceza Muhakemesi Kanununun 311 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uygulanmaz. Bu durumda olanlar, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde yargılanmanın yenilenmesi talebinde bulunabilirler."
MADDE 18- 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 334 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan "haklı olduklan yolunda kanaat uyandırmak" ibaresi "taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması" şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 19- 6100 sayılı Kanunun 337 nci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümleler eklenmiş ve ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Ancak, talep hâlinde inceleme duruşmalı olarak yapılır. Adlî yardım taleplerinin reddine ilişkin mahkeme kararlannda sunulan bilgi ve belgelerin kabul edilmeme sebebi açıkça belirtilir.
(2) Adlî yardım talebinin reddine ilişkin kararlara karşı tebliğinden itibaren bir hafta içinde karan veren mahkemeye dilekçe vermek suretiyle itiraz edilebilir. Adlî yardım talebi reddedilirse, ödeme gücünde sonradan gerçekleşen ciddi bir azalmaya dayanılarak tekrar talepte bulunulabilir."
MADDE 20- 6100 sayılı Kanunun 339 uncu maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"(2) Yargılama giderlerinin tahsilinin açıkça ilgilinin mağduriyetine neden olacağı mahkemece anlaşılırsa hüküm ile birlikte tamamen veya kısmen geri ödemeden muaf tutulmasına karar verilebilir."
MADDE 21- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
GENEL GEREKÇE
Bilindiği üzere, gerek ceza hukuku, gerek özel hukuk gerekse idare hukukuna ilişkin bazı kanunların adlî veya idarî yargı mercilerince uygulanılması suretiyle verilen kararlardan dolayı, ilgili kişiler zaman zaman Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvurarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ile koruma altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmektedirler.
Bu başvurulardan dolayı AİHM tarafından ülkemiz aleyhine verilmiş bulunan çok sayıda ihlal karan bulunmaktadır. AİHM tarafından verilen bu ihlal kararları bir yandan ülkemizi her yıl önemli miktarlarda tazminat ödemek zorunda bırakırken, diğer yandan da ülkemizin insan hakları alanında uluslararası toplumdaki görünümünü olumsuz etkilemektedir.
Son AİHM verilerine göre ülkemiz, Avrupa Konseyinin 47 üyesi arasında, hakkında en çok ihlal kararı verilen ikinci ülke durumundadır. 2012 yılı sonu itibarıyla AİHM önünde, ülkemiz aleyhine yapılan yaklaşık 16.900 başvuru bulunmaktadır. Geçmiş yıllarda yapılan başvuruların neticeleri gözönüne alındığında, AİHM tarafından ön koşullar açısından yapılan değerlendirmeyi geçebilen başvuruların çoğunun ihlal kararı ile sonuçlanacağı öngörülmektedir.
Bugüne kadar yargı reformlarıyla insan hakları konusunda sürekli olarak iyileştirmeler yapılmıştır. Tasarı ile, insan haklarına saygı ve bu konuda ortaya çıkan aksaklıkları iç hukukumuzda çözüme bağlama ilkelerinin gereğinin yerine getirilebilmesi ve ülkemizin AİHM önündeki davalar açısından görünümünün daha iyi bir noktaya taşınabilmesi amacıyla, AİHS tarafından koruma altına alınan hakların ihlaline sebebiyet verebilen çeşitli kanunlardaki ilgili hükümlerde değişiklik yapılması ve söz konusu olabilecek ihlal durumlarının ortadan kaldırılması hedeflenmektedir.
Böylece, insan haklarına saygılı her devletin yapması gerektiği gibi, bir yandan bu alanda ortaya çıkan aksaklıklar kendi iç hukukumuzda çözüme bağlamrken, diğer yandan da ülkemizin AİHM kararlan açısından görünümünün daha iyi bir noktaya taşınabilmesi mümkün olacaktır.
MADDE GEREKÇELERİ
MADDE 1- AİHM, devletin sorumluluğuna ilişkin tazminat davalarında, davacıların yargılamanın yavaş işlemesinden doğan zararlarını ortadan kaldıracak yeterli bir çözüm bulunmadığı yönünde ülkemiz aleyhinde ihlal kararlan vermektedir. Düzenlemeyle, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılan tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, davacıya talep edilen miktarı arttırma hakkı verilmemesinin adil yargılama hakkının ihlali olarak kabul edilmesi sebebiyle, nihai karar verilinceye kadar ıslah suretiyle talep edilen tazminat miktarını arttırma hakkı tanınmaktadır.
MADDE 2- AİHM tarafından verilen kesinleşmiş ihlal kararları, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde görülen davalar bakımından yargılamanın iadesi sebebi kabul edilmemektedir. AİHM ise bu konudaki taleplerin reddedilmesini adil yargılanma hakkının ihlali olarak kabul etmektedir. Madde ile, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunundaki hükümlere paralel şekilde, AİHM tarafından verilen ve kesinleşmiş ihlal kararlarının Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde görülen davalar bakımından yargılamanın iadesi sebebi olarak kabul edilmesi amaçlanmaktadır.
MADDE 3- AİHM, devletin sorumluluğuna ilişkin tazminat davalarında, davacıların yargılamanın yavaş işlemesinden doğan zararlarını ortadan kaldıracak yeterli bir çözüm bulunmadığı yönünde ülkemiz aleyhinde ihlal kararları vermektedir. Düzenlemeyle, idarî yargıda açılan tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, davacıya talep edilen miktarı arttırma hakkı verilmemesinin adil yargılama hakkının ihlali olarak kabul edilmesi sebebiyle, nihai karar verilinceye kadar ıslah suretiyle talep edilen tazminat miktarını arttırma hakkı tanınmaktadır.
r
MADDE 4- Kamulaştırma Kanununun 8 inci maddesine göre, idarenin kamulaştırmak istediği taşınmazı öncelikle satın alması veya trampa usulünde almaya çalışması gerekmektedir. Söz konusu usullerin işletilememesi durumunda, adı geçen Kanunun 10 uncu maddesine göre işlem yapılmaktadır. Bu madde gereğince kamulaştırma bedeli mahkemece belirlenmekte ve bu bedelin ödenmesi karşılığında taşınmaz mal idare adına tescil edilmektedir.
Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin uygulandığı durumlarda yargılama sürecinin uzaması nedeniyle davanın ilk derece mahkemesi önünde açıldığı tarih ile kamulaştırma bedelinin ödendiği tarih arasında, enflasyonun etkisiyle, kamulaştırma bedelinde değer kaybı yaşanmaktadır.
Yargılama süresince enflasyon sebebiyle oluşan değer kaybını gidermeye yönelik talepler, mevzuatta bu yönde bir hüküm bulunmadığı gerekçesiyle, mahkemeler tarafından reddedilmektedir. Bu sebeple, AİHM'e yapılan başvurular ihlal kararı ile sonuçlanmaktadır.
Maddede yapılan düzenlemeyle, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle kamulaştırma bedelinin geç ödenmesinden dolayı ortaya çıkan hak kayıplarının giderilmesi amacıyla, açılan davanın dört ay içinde sonuçlandınlamaması hâlinde, bu sürenin bitiminden itibaren başlamak üzere ödeme tarihine kadar geçecek süre için hesaplanacak kanunî faizin hak sahibine ödenmesi yönünde düzenleme yapılmaktadır.
MADDE 5- AİHM, terör örgütlerinin içeriği şiddet unsuru içermeyen bildirilerini yayınlayanların, sadece bu eylemleri nedeniyle cezalandırılmasını ifade özgürlüğünün ihlali olarak saymaktadır. Düzenlemeyle, maddenin ikinci fıkrasında yer alan suçun unsurları yeniden belirlenmekte, maddeye "cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösteren veya öven ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik eden" ibaresi eklenmek suretiyle suçun kapsamı AİHM standartlarıyla uyumlu hale getirilmektedir.
Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin 18/6/2009 tarihli ve E.:2006/121, K.:2009/90 sayılı iptal kararının neticesinde ortaya çıkan mükerrerliğin önlenmesi ve söz konusu Karara uyum sağlanması amacıyla maddede teknik bir düzenleme yapılmaktadır.
MADDE 6- AİHM, şiddeti teşvik edici nitelikte olmayan açıklamaların ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu belirterek, içeriğinde şiddete başvurmayı cesaretlendirici ifadeler yer almayan ya da kişileri silahlı isyana teşvik edici nitelikte olmayan açıklamalar nedeniyle bireylerin Terörle Mücadele Kanununun 7 nci maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde cezalandırılmasını ifade özgürlüğüne aykırı bulmaktadır.
Yapılan düzenlemeyle, maddenin ikinci fıkrasında yer alan suçun unsurları yeniden belirlenmekte, maddeye "cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde" ibaresi eklenerek suçun kapsamı AİHM standartlarına uyumlu hale getirilmektedir.
Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin 18/6/2009 tarihli ve E.:2006/121, K.:2009/90 sayılı iptal kararının neticesinde ortaya çıkan mükerrerliğin önlenmesi ve söz konusu Karara uyum sağlanması amacıyla maddede teknik bir düzenleme yapılmaktadır.
Ayrıca, maddenin ikinci fıkrasının (b) bendinde yapılan değişiklikle, bent kapsamındaki suçların unsurları daha somut hale getirilmiştir.
MADDE 7- AİHM, işkence veya kötü muamele iddiası ile kamu görevlileri hakkında yargı mercileri tarafından yürütülen soruşturma ve kovuşturmalarda davanın zamanaşımı nedeniyle düşmesini ve ceza zamanaşımı ile eylemin cezasız kalmasını ihlal sebebi olarak kabul etmektedir.
Düzenlemeyle, maddeye yeni bir fıkra eklenmek suretiyle, işkence suçlarında zamanaşımının uygulanmaması öngörülmektedir.
MADDE 8- Maddeye eklenmesi öngörülen ibareyle, kamu düzeni açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkmaması hâlinde, yapılan açıklamaların "suçu ve suçluyu övme" suçunu oluşturmayacağı düzenlenmektedir.
MADDE 9- Maddede yapılan değişiklikle, Terörle Mücadele Kanununun 7 nci maddesinde yapılan düzenlemeye paralel olarak örgüt propagandası suçunun unsurları yeniden belirlenmekte ve hangi fiillerin propaganda suçunu oluşturacağı hususu daha somut hale getirilerek AİHM standartlarıyla uyum sağlanmaktadır.
MADDE 10- AİHM, halkı askerlikten soğutma suçuna ilişkin vermiş olduğu kararlarında, maddenin ifade özgürlüğünü ihlal edecek şekilde düzenlendiğini belirtmektedir.
Yapılan düzenlemeyle, suçun unsuru "askerlik hizmetini yapanları firara sevk edecek veya askerlik hizmetine katılacak olanları bu hizmeti yapmaktan vazgeçirecek şekilde teşvik ve telkinde bulunmak" şeklinde yeniden belirlenmektedir.
MADDE 11- Mevcut uygulamaya göre, soruşturma ve kovuşturma aşamasında yapılan tahliye taleplerinde, Cumhuriyet savcısının mütalaasının alınmasına karşın, bu mütalaa sanık, şüpheli veya müdafıiye tebliğ edilmemektedir. Ancak bu uygulama silahların
eşitliği ve çekişmeli yargı ilkelerine aykırı kabul edilmektedir. Maddede yapılan değişiklikle, bu tür taleplerin duruşma dışında yapılması durumunda, Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık veya müdafıinin görüşünün alınmaması öngörülmektedir.
MADDE 12- Soruşturma evresinde şüphelinin tutukluluk halinin devam edip etmeyeceği hususunun dosya üzerinden incelenmesi AİHM tarafından AİHS'e aykırı olarak değerlendirilmektedir.
AİHM'e göre, AİHS'in 5 inci maddesinin dördüncü fıkrasının gereklilikleri çerçevesinde ilgili şahsın bizzat kendisi veya gerektiğinde müdafısi aracılığıyla dinlenme imkânının olması gerekmektedir. Yapılan düzenlemeyle, soruşturma aşamasında şüpheli veya müdafıinin dinlenilmesi suretiyle inceleme yapılarak, silahların eşitliği ilkesinin gereği yerine getirilmiş olacaktır.
MADDE 13- AİHM, AİHS'in 5 inci maddesinin dördüncü fıkrasına göre, yakalama ve tutuklama işlemine karşı etkili başvuru hakkı tanınmadığı durumlarda da ilgiliye tazminat ödenmesine hükmetmektedir.
Yapılan düzenlemeyle, yakalanan veya tutuklanan kişilerin yakalama ve tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmaması durumunda, bu kişilerin maddî ve manevî her türlü zararlarının tazminini isteyebilmesine imkân sağlanmaktadır.
MADDE 14- Madde ile, gözaltı ve tutukluluk süresi başka bir hükümlülüğünden indirilen kişilerin tazminat isteyemeyeceklerine dair düzenleme yürürlükten kaldırılmaktadır.
MADDE 15- AİHM, yaşam hakkı ile işkence ve kötü muamele yasağına ilişkin başvurularda, bu hakların hem esas hem de usul bakımından ihlal edildiğine karar verebilmektedir. AİHS'in 2 nci ve 3 üncü maddeleriyle ilgili birçok kararında, bu hakları ihlal eden bir saldırı olduğunda, Devletin etkili ve yeterli bir soruşturma yapmak zorunda olduğunu vurgulanmaktadır.
Yapılan değişiklikle, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların etkin soruşturma yapılmadan verildiğinin AİHM'in kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması durumunda, üç ay içinde talep edilmesi hâlinde yeniden soruşturma açılacağı öngörülmektedir.
MADDE 16- Maddede yapılan değişiklikle, ceza muhakemesinde silahların eşitliğinin sağlanması amacıyla, tutukluluğa yapılan itirazlarda, Cumhuriyet savcısının görüşünün alınması durumunda, alınan bu görüşün şüpheli, sanık veya müdafiine bildirilmesinden sonra şüpheli, sanık veya müdafiinin görüşü alınmak suretiyle itiraz hakkında karar verileceği düzenlenmektedir.
MADDE 17- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 311 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, ceza hükmünün, AİHM tarafından İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin tespit edilmiş olmasına rağmen, bazı başvurular için yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilememektedir. Bu durumun önlenmesi amacıyla, 4/2/2003 tarihi itibarıyla AİHM'de derdest olup da, sonradan ceza hükmünün İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiği tespit edilen ancak Ceza Muhakemesi Kanununun 311 inci maddesinin ikinci fıkrası nedeniyle yeniden yargılama yapılamadığından Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından 15/6/2012 tarihi itibarıyla icra süreci denetlenmekte olan kararlar açısından da yargılamanın yenilenmesi yolu açılmaktadır.
MADDE 18- AİHM, adlî yardım talep eden kişinin haklılığı kriterinin aranmadığı bir sistemi tavsiye etmekte ve adlî yardım talebinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla kişilerin adlî yardımdan yararlandırılması gerektiğini vurgulamaktadır.
Maddede yapılan düzenlemeyle, dava veya takibin açıkça dayanaktan yoksun bulunmaması kaydıyla adlî yardımdan yararlanılabilmesi sağlanarak adlî yardımın kapsamı genişletilmektedir.
MADDE 19- Düzenlemeyle, talep hâlinde adlî yardım talebinin incelenmesinin duruşmalı olarak yapılacağı öngörülmektedir. Ayrıca, adlî yardım taleplerinin reddine ilişkin mahkeme kararlarında sunulan bilgi ve belgelerin kabul edilmeme sebebinin açıkça belirtilmesi kuralı getirilerek gerekçesiz ret kararlarının engellenmesi amaçlanmıştır.
Mevcut düzenlemede adlî yardım talebine ilişkin kararlara karşı hiçbir kanun yolunun bulunmaması AİHM kararlarında eleştiri konusu yapılmaktadır. Maddede değişiklik yapılarak, adlî yardım talebinin reddine karşı bir hafta içinde kararı veren mahkemeye dilekçe vermek suretiyle itiraz mekanizması getirilmektedir. Bu düzenlemelere ilave olarak adlî yardım talebi reddedilirse ilgilinin ödeme gücünde sonradan gerçekleşen ciddi bir azalmaya dayanılarak tekrar talepte bulunabilmesi imkânı öngörülmektedir.
MADDE 20- Mevcut düzenlemede, adlî yardım kararından dolayı ertelenen tüm yargılama giderleri ile Devletçe ödenen avanslar dava veya takip sonunda haksız çıkan kişiden tahsil edilmektedir. Maddeyle, yargılama giderlerinin tahsilinin açıkça ilgilinin mağduriyetine neden olacağının mahkemece anlaşılması hâlinde, hüküm ile birlikte tamamen veya kısmen geri ödemeden muaf tutulmasına karar verilebilmesi imkânı getirilmektedir.
MADDE 21- Yürürlük maddesidir.
MADDE 22- Yürütme maddesidir.

6 Mart 2013 Çarşamba

İHAM'dan Haberler

1) İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM) basın özetleriyle artık Twitter'da: http://twitter.com/ECHR_Press

2) Çeşitli konularda mahkeme tarafından oluşturulan içtihatların belli başlıklar altında toplantığı bilgi notları (factsheet) Adalet Bakanlığı'nın da çalışmalarıyla Türkçe'ye kazandırıldı. Buradan ulaşılabilir.

3) İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nin (İHAS) çeşitli maddeleri üzerine mahkeme aracılığıyla hazırlanan el kitaplarından bazıları Yargıtay tarafından Türkçe'ye çevrildi. İHAS'ın 6., 8. ve 9. maddeleri için hazırlanan el kitaplarının Türkçe çevirilerini bu adresten okuyabilirsiniz.

4) Daha önce İHAS'ın 5. maddesinde düzenlenen özgürlük ve güvenlik hakkına ilişkin yayımladıkları rehberin bir benzerini bu kez 1 Mart 2013 tarihinde, İHAS'ın 4. maddesinde düzenlenen kölelik ve zorla çalıştırma yasağı için yayımladı mahkeme. 4. madde hakkında yayımlanan rehber de şu adreste.

5) Devam eden reform süreciyle ilgili yeni bir internet sayfası hazırlandı: Reform ECHR